Yabancı dil öğretiminde çeviri etkinliğine yer verilip verilmemesi eğitimbilimcilerin, yöntembilimcilerin ve dilbilimcilerin her zaman tartıştığı bir konu olmuş, söz konusu etkinliğin gerçekleşme biçimi ve amacı da yabancı dil öğretiminde benimsenen yöntemlerin kuramsal dayanağı doğrultusunda değişim göstermiştir. Dilbilgisi - çeviri yöntemi adıyla da anılan geleneksel yöntem döneminde yazılı metinlerin anadile çevrilmesi yabancı dil öğretiminin neredeyse tek amacı olmuştur. Dolaysız yöntem, sözel-işitsel ve görsel-işitsel yöntemler çerçevesinde ise çeviri etkinliği tümüyle yadsınmış, dabası yabancı dil öğrenimini olumsuz yönde etkileyen bir alıştırma türü olarak görülmüştür. Buna karşın, dilin bir dizge niteliği sunmasının ötesinde, bir iletişim aracı olması özelliğinin benimsenmesi ve dil kullanımının bir iletişim edimi olarak tanımlanması iletişimsel yaklaşım çerçevesinde çeviri etkinliğinin yeniden gündeme gelmesine yol açmıştır. Öğretim birimini tümceler yerine metinlerin oluşturması, dilbilgisi çalışmaları da dahil olmak üzere anlamı kavramanın ve anlam üretmenin başlıca amaçlar olması iletişimsel yaklaşım ile yorumlayıcı çeviri kuramı ilkelerinin örtüştüğünü göstermektedir. Ancak, yabancı dil öğretiminde çeviri etkinliğine yer verilirken çeviri eğitimi ile eğitsel çeviri ayrımı göz ardı edilmemelidir. Eğitsel çeviri yorumlayıcı çeviri kuramı ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirildiği oranda, öğrencinin daha sonra alabileceği çeviri eğitimine hem sağlam bir temel oluşturabilir, hem de bu eğitimin yetkinleşmesi, hızlandırılması sağlanabilir.