Ömer Seyfettin'in Kaşağı başlıklı öyküsü Türkçe ve edebiyat derslerinde, yalın bir biçimde yüzeysel yapısındaki yalan ve iftira eylemlerinin eleştirisi bağlamında ele alınmaktadır. Buna göre, yalan söyleyen ve iftira atan çocuk, istemeyerek de olsa kardeşinin ölümüne neden olur. Oysa modern edebiyat biliminin verileri ışığında yapılan bir yorumlama çalışması, çocuktan çok anne babanın suçlu olduğunu ortaya koymaktadır. Annenin yokluğu, otoriter baba, çocuğa duyulan güvensizlik ve özendirip yasaklama eylemleri çocuk üzerinde duygusal kırıklık yaratmaktadır. Duygusal kırıklık ise çocukta öfkeye dönüşmekte, ardından da korku ve endişe nedeniyle yalan ve iftira gelmektedir. Bu durumda asıl suçlu çocuk değil, çocuğu doğru anlamayan, onunla doğru iletişim kuramayan anne babalardır. Bu tür bir yorumun eğitim öğretim sırasında kullanılması metnin çok boyutlu olarak alımlama olanaklarını da ortaya çıkartacaktır.